Turco - Inglés
Turco - Inglés
Alemán - Inglés
Francés - Inglés
Español - Inglés
Inglés Sinónimo
Turco - Inglés Frases
Sinónimo
Frases
Herramientas
Recursos
Sobre nosotros
Contacto
Iniciar sesión / Registrarse
Apagar las luces
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Sinónimo
Herramientas
Recursos
Sobre nosotros
Contacto
Iniciar sesión / Registrarse
EN-TR
Turco - Inglés
Alemán - Inglés
Español - Inglés
Francés - Inglés
Inglés Sinónimo
Turco - Inglés Frases
Turco - Inglés
Ocultar la historia
Historia detallada
Eliminar
Historia :
turbina hidráulica de michell-banki
can't but
Historia
Frases
Significados de
"can't but"
en diccionario turco inglés : 4 resultado(s)
Categoría
Inglés
Turco
Colloquial
1
Colloquial
can't but
expr.
-den başka çare olmamak
2
Colloquial
can't but
expr.
yapmadan duramamak
3
Colloquial
can't but
expr.
-den kendini alamamak
4
Colloquial
can't but
expr.
-mak zorunda/mecburiyetinde kalmak
Significados de
"can't but"
con otros términos en diccionario inglés turco: 46 resultado(s)
Categoría
Inglés
Turco
General
1
General
can't help but to look
v.
kendini bakmaktan alamamak
2
General
can't help but to look
v.
kendini bakmaktan alıkoyamamak
3
General
can't help but think
v.
düşünmeden edememek
Proverb
4
Proverb
he can dish it but he can't take it
expr.
başkalarını eleştirir ama kendisinin eleştirilmesinden hoşlanmaz
5
Proverb
you can lead a horse to water, but you can't make it drink
birine şans verebilirsin ama o şansı kullanması için zorlayamazsın
6
Proverb
you can take a horse to water but you can't make him drink
zorla güzellik olmaz
7
Proverb
you can take a horse to water but you can't make him drink
birine şans verebilirsin ama o şansı kullanması için zorlayamazsın
8
Proverb
you can lead a horse to water but you can't make it drink
zorla güzellik olmaz
9
Proverb
you can take the girl out of the country, but you can't take the country out of a girl
bir kızı ülkesinin dışına çıkarabilirsin ama kızın içinden ülkesini çıkaramazsın
10
Proverb
you can lead a horse to water but you can't make him drink
zorla güzellik olmaz
11
Proverb
you can lead a horse to water but you can't make him drink
birine şans verebilirsin ama o şansı kullanması için zorlayamazsın
Colloquial
12
Colloquial
you can run, but you can't hide
expr.
kaçabilirsin ama saklanamazsın
Idioms
13
Idioms
can't help but notice (that) (something)
v.
söylemeden geçememek
14
Idioms
can't help but notice (that) (something)
v.
(bir şey) dikkatini çekmek
15
Idioms
can't help but notice (that) (something)
v.
söylemeden geçememek
16
Idioms
can't help but notice (that) (something)
v.
(bir şey) dikkatini çekmek
17
Idioms
can't help but notice (that) (something)
v.
(aslında çok açık/belirgin olan bir şey için) fark etmek/gözüne çarpmak
18
Idioms
can't help but notice (that) (something)
v.
fark etmeden yapamamak/geçememek
19
Idioms
can't help but do something
v.
yapmaktan başka çaresi olmamak
20
Idioms
can't help but notice (that) (something)
v.
dikkatini çekmek
21
Idioms
can't help but notice (that) (something)
v.
'-ni fark etmek
22
Idioms
can't help but notice (that) (something)
v.
dikkatinden kaçmamak
23
Idioms
can't help but notice (that) (something)
v.
(bir şey) gözünden kaçmamak
24
Idioms
can't help but (do something)
v.
(bir şey yapmaktan) başka çare olmamak
25
Idioms
can't help but (do something)
v.
(bir şey yapmak) zorunda/mecburiyetinde kalmak
26
Idioms
can't help but (do something)
v.
(bir şey yapmadan) duramamak
27
Idioms
can't help but (do something)
v.
(bir şey yapmaktan) kendini alamamak
28
Idioms
can't help but (do something)
v.
(bir şey yapmak) elinde olmamak
29
Idioms
can't help but (do something)
v.
(bir şey yapmayı) engelleyememek
30
Idioms
can't help but do
v.
yapmaktan başka çare olmamak
31
Idioms
can't help but do
v.
yapmak zorunda/mecburiyetinde kalmak
32
Idioms
can't help but do
v.
yapmadan duramamak
33
Idioms
can't help but do
v.
yapmaktan kendini alamamak
34
Idioms
can't help but do
v.
yapmak elinde olmamak
35
Idioms
can't help but do
v.
yapmayı engelleyememek
36
Idioms
(one) can dish it out, but (one) can't take it
expr.
(biri) başkalarına hakaretini/öfkesini/eleştirilerini kusar, fakat aynısı kendine yapılınca kaldıramaz
37
Idioms
(one) can dish it out, but (one) can't take it
expr.
(biri) karşısındakine her şeyi söyler, fakat kendine gelince kaldıramaz
38
Idioms
(one) can dish it out, but (one) can't take it
expr.
(biri) karşısındakine her türlü hakareti/eleştiriyi yapar, fakat kendisine yapılınca hoşuna gitmez
Speaking
39
Speaking
I'm looking for my friend but I can't find her
expr.
arkadaşımı arıyorum ancak onu bulamıyorum
40
Speaking
I'm looking for my friend but I can't find him
expr.
arkadaşımı arıyorum ancak onu bulamıyorum
41
Speaking
I would love to but I can't
expr.
çok isterdim ancak yapamam
42
Speaking
I would love to but I can't
expr.
çok isterdim ama yapamam
43
Speaking
I would love to but I can't
expr.
çok isterdim fakat yapamam
44
Speaking
I can't promise but I'll try to be there
expr.
söz veremiyorum ama orada olmaya çalışırım
45
Speaking
I can't promise but I'll try to be there
expr.
söz veremiyorum ama gelmeye çalışırım
46
Speaking
I would if I could (but I can't)
expr.
yapabilsem yapardım (ama yapamam)
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of can't but
×
Term Options
Corregir / Sugerir
Francés Inglés Diccionario
Español Inglés Diccionario
Alemán Inglés Diccionario
Inglés Sinónimo Diccionario
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy